Kooperatifte Önceki Yöneticilerin Sorumluluğuna Dayalı Tazminatın Tahsili

23. Hukuk Dairesi 2014/10407 E. , 2015/7020 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Bahçe Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/05/2014
NUMARASI : 2011/187-2014/93

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -

Davacı vekili, davalıların 25.05.2007 - 26.06.2009 tarihleri arasında müvekkil kooperatifte yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıklarını, davalıların görev yaptıkları bu dönem içerisinde kooperatif işlemlerinde usulsüz faturalar keserek yapay gelir gider farkı ve açığı yaratarak ve diğer üyeler yerine sahte imza atarak görevlerini ihmal ettiklerini, yapılan şikayetler üzerine Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü'nün tarafından 05.04.2010 tarihli raporu ile yapılan idari inceleme ve 02.09.2010 tarihli 2010/323 savcılık soruşturması sonucunda, davalılar hakkında görevi kötüye kullanmak ve evrakta sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığını, Bahçe Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2010/139 E., 2011/93 K. sayılı kararı ile bu suçlardan mahkumiyet kararı verildiğini, ceza dosyasında aldırılan bilirkişi raporunda davalıların müvekkili kooperatifi 19.260,62 TL zarara uğrattıklarının tespit edildiğini ileri sürerek, 19.260,62 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınmasını talep ve dava etmiştir.



Davalı H.. K.. dışındaki davalılar vekili, açılan davada müvekkilleri hakkında Bahçe Asliye Ceza Mahkemesi'nin 210/139 Esas, 2011/93 Karar sayılı ilamı ve içeriğinin esaslı delil olarak ibraz edildiğini, ceza davasının hukuk davası için bağlayıcı olmadığını, müvekkillerinin davalı kooperatiften herhangi bir menfaat sağlamadığını, davacı kooperatifin açmış bulunduğu bu davanın rücuen tazminat davası olması nedeniyle öncelikle kendisinin bu zarar ziyanı ilgili mercilere ödemesi ve ödediğine dair belgeleri ibraz etmeleri gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı H.. K.., SGK'ya 1.850,00 TL ödediğini, ayrıca kooperatifin haczinden dolayı İş Bankası'na 2.400,00 TL ödediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalıların, davacı S.S. Bekdemir Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin yönetim kurulu üyeleri oldukları, muhasebe kayıtlarının tutulmasında ihmal ve özensizlik gösterdiklerinden bahisle Bahçe Asliye Ceza Mahkemesi'nin 08.06.2011 tarih ve 2010/139 Esas, 2011/93 Karar sayılı kararı ile görevi kötüye kullanmak suçundan ayrı ayrı hapis cezalarına mahkum edildikleri, cezalarının TCK'nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, mahkeme ilamının 09.09.2011 tarihinde kesinleştiği, davalıların davacı kooperatifi 19.260,62 TL zarara uğrattığı, davalılardan H.. K..'ın kooperatifin zararından 1.850,00 TL'sini ödediğine dair belge sunduğu, bakiye zararın 17.410,62 TL olduğu, 6102 sayılı TTK'nın 553. maddesindeki yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacaklarına dair amir hükmünün dikkate alındığı, yönetim kurulu üyesi olan davalıların görevde ihmal ve özensizlik göstermeleri sonucu davacı kooperatifin zarara uğratıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 17.410,62 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalılar temyiz etmiştir.

1-Dava, kooperatifin önceki yöneticilerin sorumluluğuna dayalı tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasında iş bölümü ilişkisi mevcut iken, 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’un 5. maddesinin 3 ve 4. fıkra hükümlerinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’nın eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 99/1. maddesinde, aynı yasada düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılacağı belirtilmiştir. 6102 sayılı TTK'nın 5/1. maddesi uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Somut olayda, davanın açıldığı 16.12.2011 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 5/3. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiği, buna göre Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişkinin iş bölümü ilişkisi olduğu, davalılar tarafından süresi içerisinde iş bölümü itirazında bulunulmadığı gözetilerek, davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması doğru olmuştur.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 62. madde hükmü ve 98. madde yollaması ile dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 336/5. madde hükmü uyarınca, yönetim kurulu üyeleri yasa ve anasözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri kasten veya ihmal ile yerine getirmedikleri takdirde oluşacak zararlardan kooperatife karşı da sorumludurlar. Kooperatifin eski yönetim kurulu üyeleri hakkında açılan bir sorumluluk davasının görülebilmesi için 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 98. maddesi yollaması ile dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 341. maddesi hükmüne göre, genel kurulca sorumluluk kararı alınması ve davanın denetçilerin tümü tarafından ya bizzat ya da vekalet vererek avukat aracılığı ile açılıp, takip edilmesi gerekmektedir. Ancak bu hususlarda eksiklik bulunması halinde, bunlar dava şartı olmayıp sonradan tamamlanabilen usuli eksiklik niteliğinde olduğundan, dava hemen reddedilmemelidir. Esasen bu hususlar üzerinde mahkemece re'sen durulması zorunludur.

Somut olayda, davalılar aleyhine sorumluluk davası açılması yönünde genel kurulca alınmış bir karar bulunmadığı gibi dava, denetçiler ya da vekili tarafından da açılmamıştır. Bu durumda, mahkemece, ilgili Ticaret Sicil Memurluğu'ndan davanın gelindiği aşamada görevde olan tüm denetçiler belirlenerek, bizzat davayı takip etmelerine veya davayı açan ve takip eden vekile denetçi sıfatıyla vekaletname vermelerine ya da vekaletname verecekleri başka bir vekil aracılığıyla davayı takip etmelerine ve davalılar hakkında eylemin kişi, konu ve kapsamını somutlaştıran bir sorumluluk davası açılmasına ya da işbu davaya muvafakat verilmesine ilişkin genel kurul kararının ibrazına olanak tanınması için HMK'nın 52, 53, 54 ve 77/1. madde hükümleri uyarınca uygun bir kesin süre verilmesi, noksan olan bu usuli işlemler yerine getirildikten sonra esasa girilip, taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi, verilen süre içinde vekaletname vermezler ya da asıl olarak davayı takip edeceklerini bildirmezler, asıl olarak davayı takip etmezler ve sorumluluk davası açılmasına ya da davaya icazet verilmesine ilişkin genel kurul kararı sunulmaz ise davanın HMK'nın 54/son ve 77/1. madde hükmü uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, anılan eksiklik giderilmeden, yargılamaya devamla davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.

2- Bozma nedenine göre, davalıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün, BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.